SAKLI-ŞİFA
Bu site geçek dili ve imla ile ”edebiyatcı tarih felsefe ve veya editor” taraflarından düzeltirilerek yazılmamış ve bu site yazarı “tamamen terçübesine ” göre yazmış olarak sunulmuştur.
Yayın Tarihi : 05 /07/2010
Sayı :4907
Yıl:15 yıldan beri
Bu site geçek dili ve imla ile ”edebiyatcı tarih felsefe ve veya editor” taraflarından düzeltirilerek yazılmamış ve bu site yazarı “tamamen terçübesine ” göre yazılmış olarak sunulmuştur.
Bu gün romanlar kitaplar sürekleyiçiliği “bu gün sizlere okunur “hale getirilip sizlere sunulan romanlar yazarın yazdığı gibi değil “çeviri düzeltiç” olarak “felsefe tarih edebiyarcı ve veya editor tarafindan düzeltilerek sizlere sunulur.
Saklı-şifa dergisi kitab gazete gibi yayınların basıma hazır hale getirilmesi ve okuyuculara ulaştırılmasıyla ilgili hizmetler “global iletişim ağları aracılığıyla sağlamaktır” ayrıca filim televizyon ve radyo programlarının yapım hizmetleri de sunulmakta dır saklı-şifa bünyesin de sağlık ve kurutulmuş bitkiler üzerine araştırma ve bilgi sunum hizmetleri de bulunmaktadır
Şu anda hiçbir yerde saklı-şifa satış yerimiz ve şubemiz bulunmamaktadır bazı kişiler sanal ortamda “aynalı kaşık “ gibi dolandırıcı yöntemlerle insanları yanıtmaya çalışırken bazıları ise balinanın sırtında yaşayan asalak balıklar “gibi” ve sonunda balinalara yem olurlar
En iyi sağlık uzmanı insanın kendisi akıl yoluyla evrende saklı şifayı bulmak gerçek sağlık arayışın temeli “Allah”veya “Tanrı”ya zikretmek henüz keşfedilmemiş olan şifa ilaçlarını bulmanın anahtarı olabilir ve olaçak yeter ki doğru yolda akıl mantıkla yürümekle sağlık yer alır
BİL Kİ İYİ OLANLARIN ZAMANINDAN ÇIKTIK ŞİMDİ İYİ OYNAYANLARIN ZAMANDAYIZ İŞTE KÖTÜLÜĞÜN BAŞLANGICI" YER ALMIŞTIR
Yaşamda bir şey “yapamadık durduramadık” değil “yapamadıysak ta yapabilmeyi duyurmak” o da “geleçegin anahtarı “olur "iyi bir yere asker yerleşirse ” tüm orduyu durdurur bir hayalet gibi yer alır sistem tanımlayamadığı kimliği onaylanmayan hayaletler yerini alır.
ÇOBAN DER Kİ
SERVET PARA ETRAFINDA DÖNERKEN İNSANLIK “ÇOBAN” İÇİN PARA ÇOBANIN ETRAFINDA DÖNER BAK HEPİMİZ GİDİYORUZ
Beceriksiz iş yapamayan ve dünya malı için pembe dünyasın da yaşya bilmek için caresini para için kötü huyunu nefis çıkar için çıkaran ve de her zaman “eğilip bükülerek” servet para etrafın da dönen “insanlık var olsa da “doğru yolda” dik duran yanlış yapmayan tevekkülü ile terçübesiyle de yol alan insanın bu sefer “para servet “o kişinin etrafında döner.”
“Allah Tanrı de zikret”
Çoban
BİR BEDEN ANATOMİSİ VE YAŞAM BİYOGRAFİSİ İÇERİR
Tarihler bölümdeki her gün güncellenen yazılar ve “tarihte ne saklı”başlığı altında yer alan bilgiler açıklanır 01 02 03 04 05 06 07 gibi tarihler ana sayfada yer alan bölümlerle ilişkilidir ve bu yazılar ilgili bölümlere ve arşivlere yönlendirilir bu yazılar “eğrisi doğrusuyla silinmeden”yaşanmışlıkları yaşam tarih sayfalarına taşır.
Kısaca 65 yıllık bir yaşamın anatomisi burada yer alır “eline ne geçer “dersen kişisel düşüncelerim “saklı” mantığın çerçevesinde yazılım ve notlar aracılığıyla açıklanır akıl şifresini çözerek “saklı olanı bulabilir” ve gercekler her gün baktığınız aynada yansır
“Allah Tanrı de zikret”
Çoban
BİR DOYUMSUZ İNSANOĞLU “BEN BİR ÇEVİZ AĞAÇIYIM”
Bir insan oğlu bir şekilde durmadan hırsı ile çalışmakta bir yandan “başka işler” yaparken bir yandan da tarımla uğraşmakta bu sene toprak altı yumrulu mahsul eker toprak her şeyi verirken üreten “üretici bir insanoğlu” mahsulüne iyi bakar yaprakları geniş geniş olduğunu görür “bu sene mahsul güzel der” yan komşu tarlada da yaprakları çiliz görür komşunun verimi çiliz der sokum günü gelir
Bir bakar geniş yapraklı mahsulü çiliz küçük yumrulu verim verir yan komşu mahsulü de çiliz yapraklı mahsulü büyük küvetli verim verir “üretici” şaşırır vardır der bir sebebi der bahçesinde ceviz ağacın yanına gelir
Ağaca yaslanır ceviz ağacına bakar dev gibi ceviz doludur ama gene “hırslı üretici” yer de uzanan bal kabağını görür ağaca bakarak küçüktür der ama “balkabağı büyük der” keşke “cevizler de bal kabağı gibi olsaydı der
Yorgun “üretici” ağaca yaslanarak uykuya dalar olgunlaşan cevizden yer çekimi misali “bir tanesi kafasına düşer” acı için de uyanır kafasını ovalarken bal kabağını görür aklına uykuya dalmadan düşündüğü gelir aklına “cevizde bal kabağı kadar olsa sözü” kazanma hırsın dan “hiç dua etmeyen “bir an “Allah in nimet hikmetlerine şükür der” o düşündüğüm ceviz yerine bal kabağı olsaydı halim ne olurdu der şükürler eder nimet hikmetlere tevekkülüyle sabır ile sarılır
Her şey göründüğü gibi değil görünen de görüldüğü gibi olmaya bilir
Allah Tanrı de zikret
Çoban
HER KES BU GÜN VE YARINA YARINLARA NE YAPTIĞINI BİLİYORMU KOCA BİR YOKÇobana bu gün yaş günü kutlamak için bir dilim pasta alır “üstüne 67 mum “koyamayaçagından “3 adet mum” koyar dostlarına gönderir resmi altına da not düşer “insan yaşlılığı neden kutlar yaşlılıkmı geldi diye kutlanılırmı “ kutladığım şey allaha şükür terçübeyi kutlarım der ve notu düşer bir de dip not yazar çobanın diğer tecrübe notu ise aynen kısa olarak yazar anlamak isteyenlere.
Kim ne nedir düşünçesini bilmem ama “ben 67 yıl “terçübesini kutladım bu yaşa geldiğim yılar için de üç mun öğretti “bir mum Adalet bir mumda sağlık bir mumda insanın hakları ”aradım hiç bulamadım “ne bir ışık ne bir kimlik” ama emin olduğum “bayrak vatanım Allaha Tanrıya inancım” oda yetiyor.
İŞTE BÖYLE KISA EK DEVAM EDER
Alışmadığım alışamadığım tek şey günlük yaşamda yaşamında her kesin gittiği yolda değil bildiğim inandığım yolda oluşum içinde yer alan kısımda bu yaşa kadarda “ bir baltaya sap olamayışımı görsem de her kes bir şekilde “malzeme şeklinde görseler de” oradan uzaklaştım bana “hep tutarsız dediler” bu tutarsız değişleri “aklımı fikrimi silmek isteyenler” vede onlara ve kimsye malzeme olma yışım onlar için “kötü bir insan olarak” yer teşkil ederek balçık çamurların dan çamur sıçratamadık larından “kötü adam olduk” bazi yerler de “adalet savaşları” bazı yerlerde “sağlık sorunları” bazi yerlerde onlardan olmayışım “insan haklar” yok şeklide yer aldı.
Baktım ki kimsenin “bağımsız olmayışları” sanki bir yerlere hapsedilmiş kitlenmiş zinçire vurulmuş halleri insanlığı “ezelden beri alıştırılmış” takla atarak “hep türlü oyunlara gelip” yarına bir şey kazana bilmek için “önçe kendilerine yalan söyleyerek yaşamaları yalanların sonu gelmeyen sonu olmayan her kese “virüs gibi yapışmış” bu yapışkanlık içlerinde “oyuna gelen” oyuna yer açan bunları bilip oyunlar kuran fırsatcılar da sanki “bir merkeze çalışır” gibi bir “kanal bulmuşlar “o kanaldan yürümek yürütmekte
KERVAN HIZLA YOL ALMAKTA VE DE” MANTAR GİBİ ÇOĞALAN” NEREYE GİTTİĞİ BELLİ OLMAYAN “KERVAN” YOLDA YOKSA “SERAP MI” GÖRMEKTE
İnsanın nefis doyumsuzluk “pembe dünyalarına” kervan yolun da yürüterek şaşırtıçı boyutlara gelişiyle de bu sefer dünyada adalet sağlık insanhakları kurumlar da iş yapamaz hale gelmiş “bu gelmiş iş yapamaz olmuşları ve de bu yaşam “dünyada ve ülkede yarının yapılacak işleriniz ” insanların bu ülke için de ki kurumların da çalışan lar da iş yaptırılamaz yapılamaz duruma gelerek artık her şeyi “kıtlık savaşta yağma cılık gibi “ kabullenerek benimseyerek ülke içini sömürmeye sömürülmeye bırakılmış “ bazen şöyle gözükmekte gösterilmekte “ geçen yıllar ve bu geçen günlük yaşamlar ve yaşam da kaos etrikalar” var olmakta ve de olmaktayken” bu durum içinde bulu nanlar ” nasıl bir gözlük kulanılmakta ki ve nerede satılmakta insanları mutlu göster mekte.
Bir yandan sağlıklar bozulurken bir yanda “özgürlük demokrası barış elçiliği” kavram ları ve de insan hakları var çasına ve için de geçirtilen ve de barındırılan adaletler de veya sağlıkta aynı yol kervanına kapılarak yol almakta nede sorusunu sordunuz mu evet sormaktasınız “artık bıktınız kaos oyunlar “içinde gene korku endişe hep yaratır lar “ha şimdi patladı ha sonra patlıyaçak” insanlığı bu kadar zaman için de “hiç yastığa başınızı” bu güne kadar insanlık rahat uyudumu “hani “insan hakları “hani” adalet “hani “sağlık boş bir makoron içinde çevrimekte insanoğlu.
BU “TOK” BURADA “ŞAN” OLSUN “PÖF PÖF” OLSUN ODÜL GELSİN “BU GÜNLÜK NE GELİRSE GELSİN” FERDİ OLARAK DÜŞÜNÜLMEKTE “ÖTE BİR BURUM” İNSANLIKTA GÖRDÜĞÜNÜZ “SADECE BOŞ” GEÇİŞTİRME
Dünyada tüm insanlık için kurumlar çökmüş çürümüş kurtlanmış tabi bu da ülkeler ülke içilerinde aynı şekilde çürümüş bu gün dünyaya sitem edilirken kurum kuruluş lara kendi içlerinde fırsat düşkünleride bir birleriyle bir birlerini sarmakta herkes yama ları açılmış yamaları kapamak için yamalar rengine göre değişerek kılıf aramaktalar işte böyle başlar
Hala bu insanlık adalet sağlık insan halkarı bekler dururken hiç bir zaman da akılları na gördüklerini aklın bir yerine koymaz “karınça ve uç uç böçeği” gibi son harfı ye le biten şekiller gibi Beledi “ye” Mali “ye” Türki “ye”akla gelen her şey “ye” ile biterken bu güne kadar “ye ye ye” bitmeyen ve de bitirmek için de her gelen yemekte “ye ye” bit meyen doymazlık.
Karınca baharın gelişiyle işe koyulur geçimini sağlamak için rızkın peşinde dir durma dan çalışır bir bakar ki uç uç böçeği bir yaprak gazelin üstünde kemanını çalar durur hey karınçalar gelin “biraz türkü söyleyeyin der sizlere” kalsın biz çalışıyoruz derler ve geçesi gündüzü çalışır zamanlar geçer kış gelir karınçalar çekilirler ambarlarına eşit olarak paylaşarak topladıklarını paylaşırlar zamanlar gene geçer tekrar bahar gelir karınçalar uç uç böçeğini arar nerde nerelerde diye bir bakarlar ki yaprak gazelin üstündeyken bu sefer gazelin altında eğilmiş bükülmüş halde görürler takatı bitmiş yaşıyormu yaşamıyormu belirsiz “bir şey isterçesine” vaziyette bulurlar
İşte insanoğlu da aynı “uç uç böçeği “gibi gene” insanlı için den çıkan” hep bir şekilde” insanlıkta karıca gibi diğer doğada canlı türleri gibi çalışsa da “ülke ülkeleri “dünya içi de sallayarak biz barış elçisiyiz demokrasiyiz özgürlük dağıtılsada insanlı ğın üzerine örtülen yaprak değil bir dalın tüm yaprakları ve bir yağrak gibi yerlere dökülür hali alır.
Aynı karıncaları sevmeyen dalğa geçen böçek sürüleri ve ya bir “fesat sinsi bir insanoğlu da bir fanuz için ne “on onbeş adet karınça” koyup sallamalarıyla karınçala rın saldırı nerden geldiğine bakılmaksızın ne yakının daki “soyu ile kavga ederek” bir birlerini yok eder ettirirler
Bu şeklin de şekilde de “insanlığıda salayarak” insan bir birine üstüne basarak aynı karınçalar da bir birlerin üzerlerine basarak kıtaları aşarak ve yaşamları için ülkeler kıtalar değiştirseler de asla “yetinmezler yetinemeyen “aynı şekilde de insanlık ta sanki örnek şeklinde “kıtalar arası kaos için de özgürlük demokrasi ” diyerek sınırları uzakta olsada “dünyayı adı güçlü olan da ülkesi için beka olarak görerek” tüm insanları ve bunla birlikte doğayı savaştırarak yok ederler.
Ama hiç akılarına getiremeyen “insanlık doğayı yendik” deseler de “aslında” yendik leri gün “doğaya yenildiklerini “daha “sonra çöl “olunça anlarlar bazıları da “atam tutam ben seni” müzik eşliğiyle güzel konuşma yarışmakta ve her türlü yarışmaların da ” puan beklerler “seçile bilmek” için jürileri bile satın alırlar “hangi oyunları kullan sakta” bu insanlığı “babaların malları” gibi “vaat ve istekleri “içinde dağıtılsa da insan lığın gözlerini pembe dünya ile “kör etsek” derler hatta gene “baba malı” gibi veya “miras” gibi ülkenin servet parasını hazinesini “buğday ambarı” gibi yandaşlara yalaka namkörlere ve diğeri “o yaparda bizde yaparız” göz yumanlar veya paylaşma da “sen işine bak biz işimize bakalım” diyen zihniyet ler “makam ve saltanatı “için de yer alanlar “abi dayı enişte damat kızı kız kardeşleri ablalar ve de “bize yokmu “diyen akrabaları ve ya akrabası ve onların peşine takılan çıkarcılar o yetmezmiş gibi “devletim parası” ile fazladan kişilerle “makam mevkileri borçları olduğu halde” gezmeler devletin paralarıyla “bal kaymak” o yetmezmiş gibi kabarık faturalarıyla da servet para içinde doğulsalar da hala doymak bilmeyen zamana girerler ve bununla da” mantar gibi çoğalan elit insanlar kervan yoluna sürü olarak eşlik ederler her gittikleri yerde servet para peşinde dönerek yol alırlar.
ZAMANLAR İÇİN DE
Servet para yok olunca ve verimli topraklarınız çöl olunca “kim kimler kimi bekleyip kimleri getirecekseniz değişmeyen kimler gelecekse ” ülke ülkeler için de “dünyayı virüslerden ve de et yiyen böceklerden koruyacak bir sanoğlu yer alacakmı sormak lazım doyumsuzlara.
TEMİZ SU HAVZASI KORUMA BÖLÜMÜNDEN
Her yer ve ya kısım kısım çöl olunça da geçmiş asırlar da “yeşilken çöl çöl ken yeşil olan vadiler” ve bu zamana gelen asırda da “yeşil vadiler” çöl “çöl vadıler” yeşile döner “bu gün yer altı zenginlikleri “hariçin de bu sefer de su savaşlarına dünyayı şekil aldırırlar ama “insanlığa verilen bir örnek” vardır
Ülkede zamana göre ters akan sular yer alırken hatta dünya fanusa göre aşağıdan yukarıya gene ülkede dünyada ters akan sular nehirler varken ve de bu gün dünyada “elmalı asi nil nehri ırmaklar da” ters akarken çıkan yerden alçaktan yukarı yükseklere ulaşarak ve ovayı sularken bu gün ülkede ki sular ülkeler çöl olan yere doğru akarken “bu günden önlem alınmayan” su akışı ülke çöl olduktan sonra anlayan bu günden gözler görmeyenler zaman gelinçe “ değil şimdi ye ye ye ile meşgüller “nesiller sonra anladıkların da o günün nesilleri kaldıysa bu günden” duyar gibiyim “nesilleri aynı şunu söyler “kendi doyumsuzlukların dan bizleri bile düşünmemişler .
YE YEDİKCE YE BU ÜLKE BİTİRİLEMEZ ÜLKENİN BİTİRİLİŞİ İSE NE KITALAR NE DE DÜNYA DA İSE YAŞAM İNSANLIK KALMAZ
Bu gün tartılaşmaya açık olan konular “tartışılmıyorsa tartıştırılmıyor tartıştırılamiyor ” ise her kes kitlenmiş çıkar için sus maktaysa ve de korku için de “eğer yaşıyor yaşatılı yorsa” ve de insanlık dünya malı için “akıl ruh bedenini” esir esaret etmiş ise gerçek ten “ahmaklık” yer alır bunu da anlanayanlar ise çoktan akıl ruhları pisikolojik vaka olmuştur.
BİR KENDİNE SOR
Şimdi sor ben aynen yaşadım “adalet” denilen “sağlık” yerinde olduğu halde bir insan larak sağlık hizmetleri görmeyen hatta üstüme kayıtlı bir telefon olmadığın dan vatan daş bile sayılmayan içinde barınan “insan hakları “adı var kendi yok orda var olan yer tutan yanım da “ülke toplumun” bile sahip olamayışı vede insanlığı koruyamayışı ve de “çark ve aparatların” halktan olmayışı ve de “kendine yer tutmuş dönme dolap içinde yer alan” dönüşleriyle akıl sarhoş tekerlek gibi yer alan ve bu gün beni görmeyen ve de yarınlar da sizleride görmeyen hatta günü gelip görüp işleri olmayın ca görmeyen “eski haman eski taslar eski düzen ve zihniyet “iş başında olduğu süre de bu gün yaşadıklarınız aynı ve de “yarın yaşadıklarınız aynı aynanın yansıması” yer alır “ye ye ye” hep ye “bir gün doğa hep yek ederse” afetlerle o gün “sarılma tevekkülü ne” o güven diklerin atılan iplere de “inçeldigi yerden” değil o “güvendiğin” yerler den tek tek kopar.
“Allah Tanrı de zikret”
Çoban
Bu gün romanlar kitaplar sürekleyiçiliği “bu gün sizlere okunur “hale getirilip sizlere
sunulan romanlar yazarın yazdığı gibi değil “çeviri düzeltiç” olarak “felsefe tarih edebiyarcı ve veya editor tarafindan düzeltilerek sizlere sunulur.
Bu site geçek dili ve imla ile ”edebiyatcı tarih felsfe ve veya editor” taraflarından düzeltirilerek yazılmamış ve bu site yazarı “tamamen terçübesine ” göre yazmış olarak sunulmuştur.
Bu sitede yer alan yazıların tümü, bilgi edinmek isteyen ziyaretçiler için hazırlanmış tır.
Bu bilgiler, hiç bir zaman hastalık ve diğer sorunlara yönelik teşhis ve tedavi amaçlı olarak kullanılmamalıdır..
Doktor diyetisyen ve herbalisler tarafından yetkili eczacılar güvenilir, yanında bitki aromatik okul mezunu veya kimyager çalıştıran, izni alınmış aktarlar tarafından güvenli şekilde kullanılmalıdır.
Sitede yer alan yazıların her türlü kullanımı ve uygulanması sonucu doğan hukuki, ahlaki, mesleki, sağlık ve yaşamsal sorunlar sadece bu eylemi gerçekleştiren kişilerin sorumluluğundadır
Bunlardan dolayı ortaya çıkabilecek hiçbir sorundan site ve yazarları sorumlu kılınamaz.
NOT: Kan bilgilerinizi bilmeden biyokimyanızı taramadan, araştırmacı doktorunuza, danışmadan bitki ve bitki türlerini kullanmanız tavsiye edilmez.